Glütensiz Beslenmenin Sağlık Üzerine Etkileri
Makale İçeriği
Glütensiz beslenme hastalıkların tedavisinde olmazsa olmaz bir yaklaşımdır. Özellikle çölyak hastası bireyler için semptomların hafiflemesi ve geçmesi için çok kıymetli bir beslenme şeklidir. Günümüzde glütensiz beslenmek herhangi bir hastalığı olmadığı halde sağlıklı bireylerin de tercih ettiği bir beslenme tarzı. Ve çoğu kişinin kafası karışık. Sağlıklıyım acaba glütensiz beslenmeli miyim ? Bu yazımda glütensiz beslenmenin sağlık üzerine etkilerini ele aldım.
Glüten Nedir?
Glüten, bazı çiçekli bitki türleri tarafından tohumun çimlenmesi ve büyümesi için enerji kaynağı olarak kullanılan depo proteindir. Buğday,arpa ve çavdar gibi bazı tahılların endosperminde bulunmaktadır. Glütensiz diyetler, temel olarak glüten eliminasyonuna dayanmaktadır. Glütensiz diyetlerin temel ilkesi; buğday, arpa, çavdar, yulafın ve bu tahıllardan üretilmiş (nişasta, un, ekmek, makarna, kek vb.) ürünlerin eliminasyonunu sağlamaktır.
Glütensiz Diyet
Glütensiz diyet uygulayanların %20-38’inin enerji, protein, diyet posası, vitamin ve mineraller gibi bazı besin ögesi eksikliklerine sahip olduğu belirtilmektedir . Bu kapsamda eksiklikleri önlemek için glütensiz diyetler makro ve mikro besin ögeleri gereksinimlerini karşılamalı, dengeli ve uygulanabilir olmadır. Glüteni uzaklaştırmak için besinlerin işlenmesi besin kalitesini değiştirmektedir. Glütensiz ürünler demir, folat, B vitaminleri ve posa bakımından daha fakirdir.
Glütensiz beslenmede yüksek miktarda toplam yağ ve doymuş yağ tüketilirken, düşük miktarda posa alımı görülmektedir. Önerilen posa alımına ulaşmak için glütensiz diyetlerde yaygın olarak tüketilen patates ve pirinç gibi posa içeriği düşük glütensiz tahıllar yerine karabuğday, amarant, kinoa gibi posa içeriği yüksek (7-10 g/100 g) tahılların veya kurubaklagillerin tüketimi önerilebilir.
Sağlıklı katılımcılarla yapılan farklı bir çalışmada, glütensiz beslenmenin toplam polisakkarit alımında azalmaya neden olarak, bağırsaktaki gibi yararlı bakteri popülasyonlarında azalmaya yol açtığı, bunun yanı sıra patojen olabilen bakteri popülasyonlarında ise orantılı bir artışa neden olduğu gözlenmiştir.
Glütensiz beslenen bireylerin idrarlarındaki ortalama arsenik ve civa konsantrasyonunun, glütenli beslenenlere göre daha yüksek çıktığı görülmüştür. Gıda kaynaklı düşük seviyeli arsenik ve civa maruziyetinin sağlık etkileri belirsizdir ancak kanser ve diğer kronik hastalıklar için riski arttırabildiği tahmin edilmektedir.
Kilo kaybetme sürecinde de glütensiz diyetin etkili olduğuna dair net çalımalar bulunmaktadır.
Tüm bu nedenlerden dolayı hekim tarafından kanıtlanmış glüten ilişkili bir hastalık olmadıkça, zayıflamak ya da daha sağlıklı olmak için glütensiz diyet uygulanmamalı, gerektiği durumlarda (alerji, çölyak hastalığı, glüten duyarlılığı…) ise makro ve mikrobesin eksikliğini engellemek amacıyla bu konuda deneyimli diyetisyen gözetiminde uygulanmalıdır. .Dengeli bir şekilde ve günlük beslenmemizde yüz yıllardır mevcut olan tahıl gruplarını çıkarmadan sağlıklı kalmak ve istenilen vücut ölçülerine ulaşmak mümkündür. Farklı arayışlara girmeden, kısıtlı ve zorlayıcı beslenmelerden uzak durmak, ekonomik ve sosyal anlamda uygulanması rahat beslenme şekilleri tavsiyemdir. Herkese sağlıklı günler diliyorum.
DİYETİSYEN FİDAN NUR KARTAL